Değmiyor bazen uğruna yorulduklarımız.
- Emrah Kaplan
- 5 gün önce
- 1 dakikada okunur

İnsanın hayatında öyle anlar vardır ki, bütün bir ömrü, bütün emeği, bütün kalbi tek bir şeye, tek bir insana, tek bir hayale bağlar. Günlerce, aylarca, hatta yıllarca taş taş üstüne koyar, sırtında yük taşır gibi sabırla, inatla, umutla yürür. Her adımda biraz daha tükenir, biraz daha yıpranır ama içindeki inançla devam eder. Çünkü sonunda ışık vardır, sonunda huzur vardır diye düşünür.
Ama bazen o yolun sonunda beklediğimiz şey karşımıza çıkmaz. Bazen emeklerimiz, gözyaşlarımız, gecelerimizi gündüze kattığımız çabalar hiç ummadığımız bir duvarın önünde son bulur. İşte o zaman insanın yüreğine ince bir kırgınlık çöker. “Ben bu kadar çabaladım, ben bu kadar sevdim, ben bu kadar bekledim… Peki ya sonuç?” diye sorar kendi kendine. Ve cevapsız kalır çoğu kez.
Aslında mesele “değip değmemesi” değildir belki de. Bazen yolun kendisi, yolda öğrendiklerimiz, düştüğümüzde yeniden kalkabilmemizdir değerli olan. Ama yorgun kalbin bunu hemen kabul etmesi kolay değildir. O kalp, içten içe “Bunca yorgunluğun karşılığı daha güzel olmalıydı” diye fısıldar.
İşte hayat tam da burada insanı sınar. Bazen uğruna yorulduklarımız değmez, ama o yorgunluklar bize kim olduğumuzu, ne kadar dayanabildiğimizi, nerede kırıldığımızı öğretir. Ve insan, kendi kırıklığının içinden yeniden ayağa kalktığında aslında en büyük değeri bulmuş olur: kendini.
İstediğin olursa bir “tecrübe”, olmazsa bir “ders” kalır geriye. Her ikisi de boşa değildir
Yorumlar